30 Aralık 2008 Salı

25 Aralık 2008 Perşembe

Dinamo Mesken Geri Döndü

Ertuğrulgazi Meskenspor Yeniden Doğuyor! Hiçbir Pazar günü bu kadar heyecan vermemişti. Karamsarlığı umuda dönüştüren bu güçlü yürekler pırıl pırıl bir 16 Kasım günü Ahmet’in birahanesinde toplandılar. Artık zamanının geldiğini, ne pahasına olursa olsun gençlere olan borçlarının ödenmesi gerektiğini biliyorlardı bu kar saçlı adamlar. Onlar ki; çamurun tere bulaştığı formaları ile hep koştular güneşe doğru. Onlar ki; bu cesur topçularını bir an olsun yalnız bırakmamak için ceplerindeki son kuruşu da harcadılar boğazlarını yırtan tezahürata…Tek istedikleri namusluca hakkını vermekti yaptıkları işin…Ege Berensel ve Vitopya Ekibi ne çok sevmişti Mesken’i. İşlerine bu kadar tutku ile bağlı olmak için özel bir insan mı olmak gerekirdi..? Belki de; ama Vitopya’lıların Mesken’e olan sevgisi, Mesken’in de bu çocukları bağrına basması, çalışma aşkının koca bir spor kulübünün hayata yeniden tutunmasıdır.Saatçi Ali’nin dükkanında toplandılar, Berensel’in “Dinamo Mesken” Belgeseline ek hikaye çalışması yapmak için. Kamera çalıştı; Kamyon Vedat Ali’ye: “Belgesel çalışmasına başlarken bir ara Beden Terbiyesine uğradık Ege'yle. Kapatılan kulübümüzün bilgilerini istedik. Yetkililer bize Bursa Amatör Spor Kulüpler Federasyonuna gitmemizi, orada Naci Doğan Müdür ile görüşmemizi söylediler. Ne yapabiliriz arkadaşlar..?” diye sordu.Bunun üzerine Arnavut Özcan: “Kulübün açılmasını bizim Sarı’da (Erkan Can) çok istiyor. Hatta geçenlerde bana yine sözünü etti. Bu işin bir takipçisi olalım arkadaşlar.” Dedi.Saatçi Ali’nin gözleri parladı: “Tam zamanı arkadaşlar. Bizim Bursasporlu Hüseyin, Müdür Naci Doğan’ı tanır. Ben bir Hüseyin’e telefon edeyim, buraya gelsin. Naci Doğan’dan randevu alsın sonra hep beraber Naci Bey’e gideriz.”Sanki sözleşmiş gibi (rol gereği) Bursasporlu Hüseyin telefonu kapadıktan 10 dk. Sonra dükkana gelir. Hüseyin’e konuyu açar Ali Nihat. Aynı heyecanla Hüseyin, Naci Bey’i arar ve randevu alınır. Berk Optik’te kamera çekimleri sona erer. Hep birlikte Amatör Spor Kulüpler Federasyonu Bursa Müdürlüğüne giderler.Naci Doğan da Meskenli olduğu ve aynı heyecanı taşıdığını söyler. Saatçi Ali, Arnavut Özcan, Kamyon Vedat ve Bursasporlu Hüseyin “Bu iş oldu arkadaş..!” der gibi parıltılı gözlerle birbirlerine bakarlar. Şimdi bundan sonrası bu haberi Naci Doğan ile beraber tüm Meskenlilerle paylaşmak. Bu güzellikler de Ege’nin kamerasındaki yerini bulur.“Sevgili Meskenliler!” diye konuşmaya başlar Vedat. “Biz Mesken kültürü ile büyüdük. Şimdi gençlere bir borcumuz var. Saatçi Ali’nin Hüseyin’e telefon açması ilk kıvılcımı çakmıştır. Kulübün yeniden açılmasına vesile olan ve katkıda bulunan Vitopya Ekibine şükranlarımızı sunarız. Bizler şimdi burada toplandık. Hep birlikte karar alalım ve bu günü kulübümüzün yeniden açılışının miladı yapalım.” Federasyon Müdürü Naci Doğan, müracaat sonuçlarının 15 gün sürebileceğini, sonrasında kulüp kurulduktan sonra Şubat 2009’daki 2. Amatör Lig statüsünden kulübün maçlara başlayabileceğinin müjdesini verdi. Hemen kulübün adresinin belirlenmesi kulübün tabelasının hazırlanması ve gerektiğini söyledi. Kulübün adresi olarak kulübümüzün ilk kuruluş binası, yani birahanenin üst katı gösterildi. Kurucu üyeler belirlendi. En az 7 tane olması gereken kurucu üye sayısı 17’ye ulaşır. Hemen herkes kurucu üye olmak ister. Tunç Hocamız kurucu üye başkanı seçilir. Kulübümüzün adı, “Ertuğrulgazi Meskenspor", renkleri de "lacivert-beyaz-kırmızı” olarak sözbirliği ile tescil edilmiştir. Gözlerdeki ışıltı, kalplerdeki tatlı çarpıntı ile bir solukta kararlar alınmıştır. Son sözü Nilüfer Belediye Başkanı Mustafa Bozbey söyler: “Ben Mesken kültürü ile büyüdüm. Mesken’deki yaşadıklarımı hiçbir zaman unutmadım, unutmam da. Ben Meskenspor kulübünün her çalışmasında sonuna kadar varım. Çünkü ben Mesken çocuğuyum.” Islak gözlerin alkışları tarihi günü belgelemiştir artık. Ardından amigomuz Erkan Can’dan gelen telefon sevincimizi bir kat daha arttırır. Erkan, bu toplantıya rahatsızlığından dolayı katılmadığını söyler ve herkese sevgilerini, selamlarını gönderir evinden.Gerek yurtdışında, gerekse diğer illerimizde yaşayan tüm Meskenliler, sizlerin yaydığı ışığı görüyoruz ve kalplerinizin bizlerle olduğunu biliyoruz. Selam olsun sizlere, selam olsun toplantımıza katılamayan tüm arkadaşlara…Kış güneşi Uludağ’ın arkasına doğru giderken son bir kez gülümsedi bizlere. Aramızdan ayrılan büyüklerimizin bizleri izlediklerini, bizleri yalnız bırakmadıklarını biliyorduk. Onlara layık olmaya çalıştık. Onlar rahat uyusunlar, verdiğimiz sözü tutacağız…Çok yaşa “Ertuğrulgazi Meskenspor” çok yaşa…Kaynak: Meskenliyiz.biz

14 Aralık 2008 Pazar

Güvenç Gol Gol Gol ....


Tribünsel taktik verilir her türlühocaya futbolu bizmi öğretelim illa size seni td yapanların.....

11 Aralık 2008 Perşembe

SANTOS'a ÖZGÜRLÜK


Bekliyoruz Uşağum...

13 Aralık 2008 C.Tesi
Saat : 15:00
Kapalı Kale Arkası Tribünü: 22.00 YTL
Maraton Tribünü: 33.00 YTL
Yeni Maraton Tribünü: 33.00 YTL
Açık Kale Arkası Tribünü: 22.00 YTL
Misafir Tribünü: 22.00 YTL

1 Aralık 2008 Pazartesi

NEREYE

Nereye gidiyoruz hiç arkamıza bakmadan böylesine . Bu gidiş hiç hayra alamet deyil içerde beraberlikler dışarda mağlubiyetler . nerde 3 puan nerde avrupa hedefiyle yola çıkan Bursaspor.

KIRALIM ARTIK ZİNCİLERİ , BİR İSYAN PATLAR İÇİMDE , ŞAŞIRT BİZİ BU SENE

24 Kasım 2008 Pazartesi

Bize 4 Mevsimde Kış

4 Mevsim tekmili birden bi maç yaşadık ama hep kış bize denk gelen 2-0 geri düş bu maç gitti derken 3-2 öne geç yazı yaşa 2 dk geçmeden yine mevsimler kış olsun . Gerçek bursasporu izliyoruz şimdilerde aslında ilk haftalarda şaşırmıştık çok şımarmıştık şimdi gerçeklerle yüzleşme zamanı.




20 Kasım 2008 Perşembe

16 Kasım 2008 Pazar

Tribün Emekçilerinin Başısağolsun

Benim ülkem öyle bir ülkeki herkezin belinde silahı olan , istediği zaman çıkartıp birilerin üzerine boş yere sıka bildikleri bir ülke . Özgür Soylu bir karşıyaka taraftarı o otobüs bizim otobüsümüzde olabilirdi o benzinciye bizde girebilirdik . Bir cana kıymak bu kadar kolaysa bu ülkede yarın bir deplasmana giderken bizlerde bu cahiller katiller tarafından vurula biliriz. Karşıyaka tribünlerinin ve tüm tribün emekçilerinin başı sağolsun.

0-0 Elde var 1

Bu kötü futbolla buna şükretmek gerek . Sonumuz hayrolsun bu gidiş hiç iyi değil bir şekilde döndürmek lazım herşeyi tersine.

11 Kasım 2008 Salı

Kupaya Doğru Ankaragücü


Grupta 2. maç 6 puan yapar rahat bi nefes alırız bi üst tur için 23 yıl sonra neden olmasın dedik bikere şaşırt bizi busene.

2 Kasım 2008 Pazar

Hayrola Osman ne oluyor?

Bursaspor taraftarları Bursaspor Ankaraspor maçının ardından Özlüce tesislerine giderek Başkan Sn.İbrahim Yazıcı'ya destek verip yanında olduklarını dile getirdiler.Bursaspor Başkanı olmadan yönetim kurulunu toplantıya alan 2.Başkan Sn.Osman Çelik'in ne yapmaya çalıştığına anlam veremeyen taraftarlar, "ardarda gelen mağlubiyetlerden taraftar olarak bizler de memnun değiliz ama Bursaspor Başkanına haber verilmeden toplantı yapılmasını yadırgadıklarını dile getirdiler." Sızan haberlerde 2.Başkan Sn.Osman Çelik tarafından toplanan yönetim kurulunun Başkan Sn.İbrahim Yazıcı'yı istifaya çağıracağı konuşulduğu yönündeydi. Yaklaşık 150 kadar Bursaspor taraftarı ''Bursaspor'un üzerinde oyunlar oynayanlar unutmasınlar ki bu takım ve Başkanı sahipsiz değildir'' diyerek tepkilerini ortaya koydular.

kaynak: Teksas.org

Sansüre Hayır !


21 Ekim 2008 Salı

Adriano De Melo Bezerra VEDA !



Yönetimle karşılıklı anlaşarak takımdan ayrılmış bu haftaya kadar bi yararını görememiştik adam olur dedik olmadı kendide bunun farkına varmış sanırım kendi istemiş gitmeyi hayırlı olsun.


17 Ekim 2008 Cuma

Çünkü Biz TEKSASlıyız !



No english title - video powered by Metacafe

Türkiye Kupası Grup D


Bursaspor-Tokatspor-Eskişehirspor-Ankaragücü-Fenerbahçe


Kupa Yolculuğu
1. Hafta - 28-29-30 Ekim 2008
Eskişehirspor-Bursaspor
2. Hafta - 11-12-13 Kasım 2008
Bursaspor-Ankaragücü
3. Hafta - 27-28-29 Aralık 2008
Fenerbahçe-Bursaspor
4. Hafta - 06-07 Ocak 2008
Bursaspor (BAY)
5. Hafta - 10-11 Ocak 2008
Bursaspor-Tokatspor
18 Ocak 2009 Çeyrek Final 1. Maçları , 28 Ocak 2009 Çeyrek Final 2. Maçları , 04 Mart 2009 Yarı Final 1. Maçları , 22 Nisan 2009 Yarı Final 2. Maçları , 13 Mayıs 2009 Final .

16 Ekim 2008 Perşembe

Anadolu Ateşi

Neler gördük diyar diyar dolaşırken renklerimizin peşinden bozkırlarda,kıyılarda.Kendini taraftar zanneden bazı semt takımlarının sözde sevdalarının 3 İstanbul takımına gelince nasıl söndüğünü de gördük,ikiyüzlülükleri de,gerçek taraftarları da gördük.

Yıllarca forumlarda,orda,burada,kendi aramızda ‘o’ takımlara karşı kurulacak olan Anadolu İttifkının yararlı olacağını konuştuk.

Türkiye’de adına belgeseller yapılan Ankaragücü dostluğunu hep beraber kurduk.Adımlar attık.Örnek olduk aleme.Peki ya diğer Anadolu klüpleriyle ilişkilerimiz…

Asıl konumuz…Şu Eskişehir meselesi..

Nedir kabullenemediğimiz de elimizi bir uzatıp bir çekiyoruz?..’Bizim Curva’ nın dediği meselemidir hala kovaladığımız..Üzerinden yıllar geçen karmaşık olayları neden günüzüne çıkarmalı ki durup durup.Onların da bizimle kavga etiğini unuttuk sanki..Dostluk elini onlar uzattı oysa.Eskişehir elini uzatmış bekliyor işte Anadolu’nun öncü gücünü,güçlerini.Zaman birlik vakti derken bırakın bir cevap vermeyi kendimiz çözemiyoruz meseleyi.


Sizce Abdülkerim ağabeymiz BursAnkara’da sevda peşindeyken sadece Ankaragücüyle kardeşlik mi istemişti?

Adana’da,Antalya’da,Konya’da,Manisa’daki içler acısı İstanbul yalakalığı ve sempatizanlığını seyir mi edeceğiz öyle bakıp bakıp.Yok mu bir babayiğit ‘’Gelin Kucaklaşalım’’ diyecek..Bir söz vardır ya söylenir hep mitinglerde çok doğru demişler onu..böyle giderse hakikaten sıra bize de gelecek.Bizans varya hani bize göre iki üç il yukardaki..tekrar kuşatmaya başladı Anadolu’yu.Bir yanda da EsEs bekliyor dostunu.


Ankaragücü başka EsEs başka doğrudur.Değişmez,Ankaragücü kadar kimseyle ilişki kurulmaz ama yeniden alevlenmeye başlayan ANADOLU ATEŞİ’ni sırf bu yüzden söndürecek miyiz?Söndürmemeliyiz.

Bir kıvılcım da biz çakalım,EsEs’in yanında..Gelsin kardeşlerimizde nacizane dostulğumuza.

Abdülkerim Abimiz’e selamlarla..

Yaşasın EseEs,Yaşasın Ankara

Yaşasın Anadolu,Yaşasın BURSA!


Yaşasın Memleketine İhanet Etmeyen Kesim!



Gökhan Sezer

BURSASPOR - Eskişehirspor

18 Ekim Cumartei Saat 16:00 BURSA ATATÜRK Stadyumu
Kapalı Kale Arkası : 11 YTL
Açık Kale Arkası ve Misafir : 6 YTL
Maraton ve Yeni Maraton : 22 YTL
VİP A-B : 110 YTL
VİP C : 82.5 YTL
Kapalı A-C : 55 YTL
Kapalı B : 82.5 YTL

İNADINA FANZİN #6

6. Sayısıda geçen günlerde düştü önümüze okuduk yine bir solukta döndük tekrar ilk sayfasına hatim ettik resmen . Uğraşanların vakit harcıyanların ellerine yüreklerine sağlık cesur sınır tanımıyan kalemleriniz hiç kırılmasın . Bu yolda emek sarfeden bizler adına teksas.org ve inadına fanzin ekibine teşekkürü bir borç bilir 7-8 vs diğerlerinin gelmesini sabırsızlıkla beklemekteyiz .

5 Ekim 2008 Pazar

HER TÜRLÜ BİZANS OYUNLARINA RAĞMEN İSTANBUL HEGOMONYASINA SON VERECEĞİZ

İşte bu anlamlı söz bu akşam bir kez daha kendisini gösterdi . 6 hafta geride kalmış 5 galibiyetle 2. sıradayız nazarlardan saklanalım ne güzel bi gündü öyle . Sercan Yıldırım sen insan değilsin . Anadolu devrim yapıyo bu sene özlemişiz böyle bi ligi daha zevkli bi hal alıyo git gide yada bize öyle geliyo . Haftaya eskiyi yaad edip eskişehiride yendiğimiz taktirde kadıköyü düşünemiyorum.
ŞEN OLA BURSA ŞEN OLA....

3 Ekim 2008 Cuma

BURSASPOR-Galatasaray

Biletler 5 saatte bitmiş , hava yağmurluymuş , galatasarayın eksikleri varmış .Sercanı Manu istemiş ne çok Bursaspor haberi okuduk bu hafta öyle basında zaten bi ozaman geliyor anadolu klüpleri basıncıların aklına . Pazar günü 18:00 Herzamanki gibi Atatürk'ün Kapalı Kale arkası hani şu yağmur yağınca su sızdıran kale arkası işte yine orda olucaz bu düzene karşı dimdik dururken ayakta . Geliyoruz gümbür gümbür heyecan sarıyo insanı güzel günleri belki görürüz ümidiyle işte öyle bişey fazla konuşmaya gerek yok aslında.Biz Koyalımda Pazar günü gerisi zaten tefarruat.

Önemli Not : Ceza sınırına tekrardan girmiş bulunmaktayız. Olay o ki bu durum kimsenin cinsel uzvunun umrunda değil, herkes Romashenko olmuş 35 metreden koyuyo bir afet,bir tufan göz gözü görmüyor . Biraz Dikkat (Bu kısım alıntıdır)

21 Eylül 2008 Pazar

BURSASPOR 1 - 0 Kayserispor


ŞAMPİYONLUK GÖRMEDEN
YİTİRİLEN YÜREKLERİ
SAYGIYLA ANIYORUZ

19 Eylül 2008 Cuma

BURSASPOR-Kayserispor


21 Eylül 2008 Pazar Saat 20:00
Bu sezon içerdeki ilk seyircili maç bakalım özlem bitiyo bu hafta , sivas mağlubiyetinden sonra uefa yorgunu kayseri karşısında umarım galip geliriz.
Bilet Fiyatları :
Kapalı A-C : 55 YTL
Kapalı B : 82.50 YTL
Maraton: 22 YTL
Yeni Maraton: 22 YTL
Kapalı Kale Arkası: 11 YTL
Açık Kale Arkası ve Misafir: 6 YTL

17 Eylül 2008 Çarşamba

Yol-iş , DoğanMedya , Ampul , BURSASPOR

Yol-iş , DoğanMedya , Ampul , BURSASPOR ;

Ne kadar iğrençtirki Bursasporumuzun ismi bu 3 ismin yanında yolsuzluğa karışmasından dolayı anılıyo işçinin emekçinin hakkını yiyen Bursaspor yakıştırmasını ilerliyen günlerde her yerde yüzümüze vurulcak bu kara leke .

Arkadaşlar Doğan- Tayyib kavgasından bizene yisinler birbirlerini onlara laf sokmaya özür dilemelerini beklmek gibi saçma bi konuya deyinmeye ne gerek . Biz ilk önce kendi içimizdekileri temizliyelim Bursaspora bu hıyaneti yapanların bunu temizlemesini istiyelim bu leke üzerimize yapıştığında olcakları düşünmek bile istemiyorum .

Ya bu lekeyi temizlersiniz Sayın Osman Çelik beyfendi ve Onun abisi olcak kişi yada biz bu lekeyi temizlemesini biliriz. Bu taraftara yaptığınız yanlışlar bir değil iki değil . Çekin siyasetinizi kirli ellerinizi Bursasporun üzerinden .


NOT : Bu ülke insanı bir garip..ampül alır bozuk çıkar..patlar..çatlar..ama aynı ampülden alarak gününü kurtarmaya çalışır..önümüze bakanlar olarak bu oyuna gelmeyiz biz.

15 Eylül 2008 Pazartesi

Başın Öne Eğilmesin

Başın Öne Eğilmesin Aldırma Bursa Aldırma Bursa Aldırma
En Büyük Sen Değilmisin Aldırma Bursa Aldırma Bursa Aldırma
En Büyük Sen Değilmisin Aldırma Bursa Aldırma Bursa Aldırma

Sendeki Bu Taraftar Birgün Ağlar Birgün Coşar
Bizi Bu Sesler Oyalar Aldırma Bursa Aldırma Bursa Aldırma.



Sivasspor 3-1 Bursaspor

14 Eylül 2008 Pazar

Sivasspor - BURSASPOR


14.09.2008 saat 19:15 yer Sivas 4 Elül Stadı

Kıralım artık zincirleri
Bir isyan patlıyor içimde
İnadına haykırıyoruz
Şaşırt bizi bu sene.

Anadolu Ateşi

Anadolu Ateşi

Neler gördük diyar diyar dolaşırken renklerimizin peşinden bozkırlarda,kıyılarda.Kendini taraftar zanneden bazı semt takımlarının sözde sevdalarının 3 İstanbul takımına gelince nasıl söndüğünü de gördük,ikiyüzlülükleri de,gerçek taraftarları da gördük.
Yıllarca forumlarda,orda,burada,kendi aramızda ‘o’ takımlara karşı kurulacak olan Anadolu İttifkının yararlı olacağını konuştuk.
Türkiye’de adına belgeseller yapılan Ankaragücü dostluğunu hep beraber kurduk.Adımlar attık.Örnek olduk aleme.Peki ya diğer Anadolu klüpleriyle ilişkilerimiz…

Asıl konumuz…Şu Eskişehir meselesi..
Nedir kabullenemediğimiz de elimizi bir uzatıp bir çekiyoruz?..’Bizim Curva’ nın dediği meselemidir hala kovaladığımız..Üzerinden yıllar geçen karmaşık olayları neden günüzüne çıkarmalı ki durup durup.Onların da bizimle kavga etiğini unuttuk sanki..Dostluk elini onlar uzattı oysa.Eskişehir elini uzatmış bekliyor işte Anadolu’nun öncü gücünü,güçlerini.Zaman birlik vakti derken bırakın bir cevap vermeyi kendimiz çözemiyoruz meseleyi.

Sizce Abdülkerim ağabeymiz BursAnkara’da sevda peşindeyken sadece Ankaragücüyle kardeşlik mi istemişti?
Adana’da,Antalya’da,Konya’da,Manisa’daki içler acısı İstanbul yalakalığı ve sempatizanlığını seyir mi edeceğiz öyle bakıp bakıp.Yok mu bir babayiğit ‘’Gelin Kucaklaşalım’’ diyecek..Bir söz vardır ya söylenir hep mitinglerde çok doğru demişler onu..böyle giderse hakikaten sıra bize de gelecek.Bizans varya hani bize göre iki üç il yukardaki..tekrar kuşatmaya başladı Anadolu’yu.Bir yanda da EsEs bekliyor dostunu.

Ankaragücü başka EsEs başka doğrudur.Değişmez,Ankaragücü kadar kimseyle ilişki kurulmaz ama yeniden alevlenmeye başlayan ANADOLU ATEŞİ’ni sırf bu yüzden söndürecek miyiz?Söndürmemeliyiz.
Bir kıvılcım da biz çakalım,EsEs’in yanında..Gelsin kardeşlerimizde nacizane dostulğumuza.

Abdülkerim Abimiz’e selamlarla..
Yaşasın EseEs,Yaşasın Ankara
Yaşasın Anadolu,Yaşasın BURSA!

Yaşasın Memleketine İhanet Etmeyen Kesim!

Gökhan Sezer..

5 Eylül 2008 Cuma

Geçmiş olsun BEDİRHAN

Bedirhan kardeşimiz hastaneden bugün itibari ile taburcu olmuştur en kısa zamanda eski sağlığına kavuşmasını diliyoruz . Deplasmanda hamburgerler benden Bedirhan.

4 Eylül 2008 Perşembe

Dualarımız Bedirhan'la..


Yıllardır tribünlerimizde yer almakta olan Cihat Yeşilçimen ağabeyimiz/kardeşimiz dün akşam saatlerinde Gürsu kavşağında oğlu ile birlikte trafik kazası geçirdikleri haberini aldık.Çok sevimli biricik kardeşimiz ‘’deplasman otobüsümüzün gözbebeği’’ Bedirhan’ımızın sağlık durumunun iyiye gittiğini, kafatasında meydana gelen çatlaklık yüzünden 24 saat Bursa Şevket Yılmaz Devlet Hastanesi’nde tedavi altında tutulacağını, Cihat Yeşilçimen ağabeyimiz/kardeşimizin de sağlık durumununda endişe verici herhangi bir gelişmenin olmadığını öğrendik.Bu mübarek Ramazan Gününde Bedirhan kardeşimizin bir an önce eski sağlığına kavuşmasını Yüce Allah'tan dileriz.


Teksas.org

25 Ağustos 2008 Pazartesi

ÖZGÜRLÜK

Okulda defterime, sirama agaçlara, yazarim adini
Okunmus yapraklara, bembeyaz sayfalara yazarim adini
Yaldizli imgelere, toplara tüfeklere, krallarin tacina
En güzel gecelere, günün ak ekmegine, yazarim adini

Tarlalara ve ufka, kuslarin kanadina,Gölgede degirmene yazarim.
Uyanmis patikaya, serilip giden yola,
Hinca hinç meydanlara adini ey Özgürlük.
Kapimin esigine, kabima kacagima, içindeki aleve,
Canlarin oyununa, uyanik dudaklara yazarim adini.
Yikilmis evlerime, sönmüs fenerlerime, derdimin duvarina,
Arzu duymaz yokluga, çirçiplak yalnizliga, yazarim adini.
Geri gelen sagliga, geçen her tehlikeye,
Yazarim ben adini, yazarim.
Bir sözün coskusuyla, dönüyorum hayata,
Senin için dogmusum, haykirmaya.Ey özgürlük!

18 Ağustos 2008 Pazartesi

Stadı Biz Yıkıyoruz!

Değerli Bursaspor Taraftarları;
Onların gözünde bir denekten farkımız yok! Pis tuvaletleri için bizi deniyorlar, abuk subuk lig sonuçlarında sabrımızı deniyorlar, akıllara zarar demeçlerinde hep bizi deniyorlar!
Çocuklarımız televizyonda gördükleri gerek yabancı gerek Bizanslı takımların stadlarına özeniyorlar. Her kuşak stad için ayrı bir hikaye dinlemiş zamanında. Yetmiyor bir sezonda hatta bir yaz ayında birkaç senaryo dolaşıyor etrafta.
Pislikten rengi değişen koltuklarına, akan çatılarına, ahıra benzeyen tuvaletlerine, insanı çıldırtan çatı direklerine, geçmek için “Ya sabır!” çektiğimiz geçince de derin bir “Oh!” çektiğimiz turnikelerine, sahaya uzak kaldığımız tribünlerine karşı sabrımızı deniyorlar!
Beyefendilerin gözünde birer hazır alıcıdan farkımız yok! Koşullar ne olursa olsun o bileti her daim alacağımızı biliyorlar. Bizi en zor şartlarda maç izleyebilecek ve sesini çıkaramayacak kitle zannediyorlar. Çünkü biliyorlar zahmet çekip eziyet gören bizim sevdamız, onların ki değil.
Artık sabrımız kalmadı. Denek olmaktan çıkıp tepki veren değişik bir ruh haline bürünüyoruz. Beyefendilerin sürekli aklından çıkıp duran stadı yeniden hatırlarına sokmak için kazmamızı küreğimizi alıp stadı yeniden, yerine en güzel şekliyle yapılması için ilk adımı olsun diye, BİZ YIKIYORUZ!
İçinde her maç en az 5 kere “Gooool!” diye bağıramasak ta, her gelen rakibi yıkamasak ta, tek ses olup adam gibi tezahürat yapamasak ta, içinde kupaları dolaştıran oyunculara bakamasak ta, yeni stadı yerine HEMEN istiyoruz! Sizin ilk kazmayı vuracağınız yok, o zaman BİZ YIKIYORUZ!


http://www.stadibizyikiyoruz.com/

5 Ağustos 2008 Salı

24 Temmuz 2008 Perşembe

Susanlara İnat Boğazlar Patlarcasına!

Her yöreyi biliyoruz artık çoğumuz.Bolu’yu İstanbul’u Manchester’ı Boston’u.Bizi ilgilendiren kısmı tabiî ki tribünden başkası değil.
Küreselleşen günümüz futbolunun etkilerini saymaya gerek yok.Şüphesiz bazılarının ekmeğine yağ sürdü,işlerine yaradı ama biz ne olduk.Kaynayıp giden transfer pazarının içinde bir hiç,üsttekiler gittikçe arayı açtığından umursanmaz olduk.Öncelerde arasındaki bütçe farkı bir futbolcu satımıyla dengelenen takımlar ne oldu da bu durumlara geldi.Ne diye sadece tavan yükseldi tabana ne oldu,biz ne olduk.Biz borç olduk,yük,vergi kaçakçısı olduk.Tribünde bir hiç olduk.Tek farkımız oldu hiçlikte kültürümüz farklıydı.
Onlar milyondolarlık futbolcuları oturarak izlerken,ona eşdeğerde takımımızı ayakta,zıplaya zıplaya destekler olduk.Vazgeçemedik deli olduk.Onlar yönetim parasıyla Rusları dize getirmeye giderken,yurdun diğer ucuna kendi paramızla yenilmeye gider olduk.Bazen birbirimize gıcık bazen alayına gider olduk.Dost olduk düşman olduk.
Bedava bilet alanlara inat kuyrukları bırakamaz olduk,biletsiz kalınca evlere dağılmayıp maç sonlarını bekler olduk.Karda kışta posta koyduk takıma,ona,buna.Sinirden tesis de bastık,değişik kılıkta stat baskıncısı da olduk.En büyük protestonun susmak olduğunu bile bile bağırdık,susmadan yılmadan.Bağırıken de ufaktan ayıldık.Küreselleşen futbolun içinde bir figürandık.Sus denilince susan,heeyt deyince kaçan olmadık,kovaladık.Parasız takıma para sağladık;naklen yayın havuzundan çalmadık.Küreselleşen futbola inat tribün kültürüne inandık.Küreselleşen futbola inat çekirdekleri evde bıraktık.Küresellen futbolda birer rant kapısı olmayı göze aldık.Küreselleşen futbola inat eller havada..
Susanlara inat boğazlar patlarcasına…
Modern Futbola HAYIR!
Gökhan Sezer
Bursa Nutku
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir. Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, “Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır” demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Polis gelecek, asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır. Genç, “Polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir” diye düşünecek, ama hiç bir zaman yalvarmayacaktır. Mahkeme onu yargılayacaktır. Yine düşünecek, “demek adalet örgütünü de düzeltmek, yönetim biçimine göre düzenlemek gerek”
Onu hapse atacaklar. Yasal yollarla karşı çıkışlarda bulunmakla birlikte bana, başbakana ve meclise telgraflar yağdırıp, haksız ve suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını, kayrılmasını istemeyecek. Diyecek ki, “ben inanç ve kanaatimin gereğini yaptım. Araya girişimde ve eylemimde haklıyım. Eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek de benim görevimdir.”
İşte benim anladığım Türk Genci ve Türk Gençliği!


14 Temmuz 2008 Pazartesi

Devrimci Futbol Takımımız " Dinamo Mesken"

Dinamo Mesken

1971 yılında Bursa'nın solcu semti mesken`de dinamo mesken adlı spor kulübü kuruldu.dinamo kiev`i çağrıştıran bu isim ,milli değerlere açıktan saldırı olarak kabul edilerek 12 eylülden sonra kapatıldı.

Türk futboluna siyasi müdahaleler yıllardan beri tartışma konusu... Ancak bugüne kadar bir kulübün kapatıldığına, üs­telik "politik faaliyetler" gerekçesiyle kapatıldığına tanık olma­mıştık. En azından tanık olmadığımızı düşünüyorduk. Ta ki Bursa'nın adından dolayı kapatılmış amatör futbol kulübü Di­namo Mesken'le tanışıncaya kadar. Dinamo Mesken ilk bakışta adından anlaşılacağı üzere "solcu" ve "yerli" olmanın bahtsızlı­ğına kurban gitmiş ama aslında harcanmış bir kaderi var. Zira Dev - Genç'lilerle ülkücülerin birlikte oynayabileceği kadar si­yasete uzak, delikanlıları "kör siyasetin tehlikelerinden" uzak­laştırma ülküsüne aracı olacak kadar da spora yakındı sadece. Ne var ki, büyük acılar ve travmalar yaşayan bir ülkenin yazgı­sından onlar da nasiplerini aldılar ve hala sindiremedikleri bir tarzda yargılanıp, "isminden dolayı kapatılmış ilk futbol kulü­bü" olarak, talihsiz isimlerini Türk futbol tarihine solgun harflerle yazdırdılar.
Ülkücü "Dinamolu"

80 döneminde Türkiye'nin biraz da mimlenmiş mahallele­rine gözdağı vermek isteyenlerin hışmına uğrayan gençlerin hikâyesi bu. Kulüp yöneticileri bile 20 - 25 yaşlarında. Beraat eden takımdan kimse hapis cezası almadığı için belki şanslılar. Ancak bugün mahallede yaşayanlar dağılan takımlarını bir da­ha toparlayamadıkları İçin üzgün ve kapılarına mühür vurul­duğu için hâlâ kızgınlar. Gerçekten de onlar kendilerini ceza­landıran askeri yönetimin iddia ettiğinin tersine her ideoloji­den insanla barışıktılar.
Kulübün eski oyuncularından olan ve 1993 -1995 yılları arasında MHP Yıldırım İlçe Başkanlığı da ya­pan Osman Yağcı'nın da dediği gibi "Tunç hocamız maçlardan önce soyunma odasında bizlere 'Arkadaşlar Mesken'i mahcup etmeyelim, halkımıza saygılı olalım, milliyetçi olalım, futbolu izletelim' derdi. Siyasi konuşmalar hiç olmadı. Sağcı olduğum için baskı olmadı. Futbola Mesken'de başladım, Mesken'de bı­raktım. Anlayamıyorum. Sadece spor yapan bir kulübü kapat­manın ne anlamı var." Ama Bursa'nın varoşlarında yaşama sa­vaşı veren bu insanlar kesinlikle yanlış anlaşıldıklarını düşün­müyorlardı. Birileri onları işlerine geldiği gibi anlamışlardı. On­lar çağırmadan kendilerini bulduk ve olanları anlamak için her şeyin başladığı güne ve yere doğru yola koyulduk. Bugüne kadar açılmamış olan bu konuyu takımın amigosu Erkan Can'ın ve yargılanmış, işkence görmüş Dinamo Meskenli arkadaşlarının ağzından öğrenmeye çalıştık.
Mimli mahallenin dinamosu

Hikâye, o yılların fırtına gibi esen demir perde takımı Dina­mo Kiev'in Bursaspor'la yaptığı maçlarla başlıyor. Hayatı pay­laşarak yaşamayı şiar edinen muhit insanları İçin maçlar dö­nüm noktası olmuş. 1971'de memleket meselelerinin çözüm­lenmeye çalışıldığı mahalle kıraathanesinde büyük ağabeyler toplanır ve politika yerine spor yaparak Bursa'ya açılma kararı alınır. Kulübün adıysa kendiliğinden ortaya çıkmıştır, kâğıt üzerinde tescillenebildiği şekliyle Ertuğrulgazİ Gençlik ve Spor Kulübü ve fakat taraftarlarının gönlündeki adıyla Dinamo Mes­ken...
Kulüpte siyasi faaliyet yapılmasına yönetim kurulu hiçbir zaman izin vermemiş. Ancak solculuklarından gelen dayanış­ma kültürüyle beklenmedik sonuçlar almaya başlayan takım "kurtarılmış mahallesi"nin adını duyurmaya başladıkça birileri için can sıkıcı olmaya başlamış. Bu baskılar askeri yönetimin Eylül 1981'de kulübü kapatmasıyla son buluyor. Kulübün ka­patıldığı günü yaşayanlardan dönemin yöneticisi Ali Nihat Irkörücü, "Kapatılma gerekçeleri sudan gerekçelerdi" diyor ve şöyle devam ediyor: "Şöyle bir kılıf bulmuşlardı. O gün bir ar­kadaşımız emniyetten izinli olarak esnaftan her zamanki ruti­ne uygun şekilde para toplamaya çıkmıştı. Güya haraç topladı ğımız yönünde İhbar alınmış. Arkadaşımızı po­lis gözetimine, nezarete almışlar. Kapatılmasaydı 7 - 8 tane profesyonel olabilecek oyun­cumuz vardı. Örneğin Kamil Torun kurtuldu. Onu darbe öncesi bir takıma eşofman karşılı­ğında sattık. Maddi durumumuz öyleydi. Ka­mil daha sonra Ankara Demİrspor formasıyla 2. ligde de oynadı. Gerçekten kulübün hiç yap­madığı bir şey varsa o da siyasetti. Yargılandık. Beraat ettik ama federe olma hakkımızı kay­bettik. Masum olduğumuz halde itham edilmiş olmamız bile yeterli bir ceza. İçlerinden bir tek ben 1989 senesinden sonra yasal bir parti olan SHP'den siyasete atıldım. Bunda ya­şadıklarımızın da payı var." Irkörücü hala CHP Yıldırım Merkez İlçe Başkanlığı yapıyor.
Çok şeyler bağlanmış takıma, tabii en başta umut. Çok şeylerini kaybedenler olmuş takımı ayakta tutabilmek İçin. 1980'e kadar bile rahat edememişler. Onları sindirmek için karşı dü­şünceden insanlar yerleştirilmiş mahallelerine. 1976'da Kemalpaşaspor'la yapılan bir maçta "Moskova dışarı" sloganlarıyla ıslıklanmışlar. Eski yönetici Hasan Gürses, "Devamlı emniyet baskısı altındaydık. Haftada bir örgütlenme var mı diye kontrol yapılıyordu" diyor. "Büyük pa­ralar harcadık. Babamın emekli parasının yarı­sını kulübe yatırdım. Kardeşimle kavga ettik. Kapatıldığı gün minibüs tutmak için toplanan paraları sayıyordum. Lokali bastılar. Masadaki paralarla birlikte her şeye el koydular.""Hangi Örgüttensin, silahlar nerede?"
Takım, deplasman masrafları için kapı, kapı para toplamak zorunda kalmış. Ancak bunu bir türlü anlatamamışlar. Tutuklanma gününü, "Paraları sayarken hepimizi siyasi şubeye gö­türdüler. İki gün boyunca dayak yedik, kapanış da öyle oldu" diyerek açıklıyor, Avanta Kemal. Bütün baskılara karşın, elbette ki bu kadarını beklemiyorlarmış. İşin garip tarafı bir süre ku­lübün yeniden açılabileceğine inanmışlar.Emniyetteki sorular hep ters köşeden. Cengiz'e yöneltilen soru "hangi örgüttensin sİlahları nerden temin ediyorsun?" Bugün o sorulara bir cevabı var Tunç hocanın: "Bize saldıran in­sanlardan daha milliyetçi insanları yetiştirdik biz. Erkan Can gibi birini çıkardık. Gözlerim yaşarıyor şimdi, o kulübü kapatmak devlete hiç yakışmazdı."
Erkan Can, o dönem takımın maskotu. Amigoluk yapıyor. Tribünlerden aldığı ilhamla sahneye transfer olmuş. Takımın eski kalecisi Kamyon Vedat, "Dar Alanda Kısa Paslaşmalar" filminde Erkan Can'a oyuncu koçluğu da yap­mış. Onu anlatırken "Kendisine amigo demez­di Erkan. Seyirci organizatörü derdi. Ne oldu­ğunu anlayamadığımız marşlarla tribünü ateş­lerdi. Rakip taraftarları şok ederdi" diyor. Ta­kımla ilgili söylediği şeylerse diğerleriyle aynı: "Arkadaşlarımızın katiyen politik bir misyonu yoktu."Formaya aşıktık biz O günlerden unutmak İstedikleri şeyler de var. Kahvehaneye huzursuzluk çöküyor. Takım kaptanı Fahrettin bu noktada yapıştırıyor ceva­bını "Siz yoksa devre arasında Çav Bella'yı mı okuduğumuzu sanmıştınız." "Sahada kendini devrimci gibi mi hissediyordun, futbolcu gibi mi?" diye sorduğumuz 10 numara Arnavut Özcan'dan da bir şey çıkmayınca; takımın büyüklerinden Ertuğrul Kanşay karışıyor söze; "Bizim Dinamo'muz, yalnızca sahadaki dinamizmimizdi. Mesken, sol kesimin olduğu bir mahalleydi. Kapatma nedeni bu. Bilmem anlatabiliyor muyum?" Özcan Selamet takımın hücuma dönük orta saha oyuncusu, kaldığı yerden devam ediyor. "Formaya âşıktık biz. Forma almaya gücümüz, olmadığı için herkes fanilasıyla gelirdi. Arkalarına numara yapıştırırdık. Maçımız 11.00'deyken sabahın 05.00'İnde, karanlıkta kulüpte beklediğimizi biliyorum. Böyle bir ruhtu bizi birbirimize bağlayan". Arnavut, bir süre daha oynadığından, futbolu Mesken'de bırakan ar­kadaşlarının psikolojisini en iyi anlatabilecek isim. Arkadaşlarının kaderini yorumlarken "Futbol bir tutku. Oynadığım için söylüyorum devam edememek çok acı. Ben, kulüp kapanmadan önce başka bir takıma geçtim, orday­ken bile Meskenlilerle idmana çıkardım. Böyle bir ruhumuz vardı." Özcan Selamet, bugün halâ "militan" değil ve Cavit Çağlar'ın mutemetlğini yapıyor.
Bahis "Ruh"tan açılınca konuşanların hevesi yükseliyor; başka kulüpten bonservisini cebinden ödeyerek gelen Bülent ve evliliğinin ikinci günü kupa maçına çıkan İbrahim Aksal gibi. "İkinci gün Tunç Hocam geldi, kupa maçımız var, gelirmisin, dedi. Tereddüt etmedim. Eşofmanlarımı giyindim, çıktım. 0 gün kupayı kazandık. Unutamıyorum. Çok farklı bir duy­guydu"Top bir daha santraya dönemedi Duygulara hasımlık edenler, Dinamo'yla yetinmemişler. Semtin Dinamo türevi kurulan diğer takımları Ortabağlar ve Teleferik Kartalspor da aynı akıbeti yaşamış. Ortabağlar'ın yö­neticisi berber Enver Ünal'ın yüzüne karşı, "Biz bu mahallenin siyasi kimliğini biliyoruz. Kulü­bü neden kapattığımızı da herkes bilsin" denilmiş ."Varsayımlar üzerinden hareket edenler, gelip şu insanlara bir baksa kendilerinden utanacak. Hepsi beraat etmiştir ve bugün Mesken'de İtibar göre­rek dolaşırlar." Oyuncu olanlarının İçindeyse yargılanmış bir tek İsmail Güzeltürk bulunuyor. Sahadaki pozisyonu "sağ bek". İronik bir rastlantı. Yaşananlardan çıkarılacak dersler basit. 1981'de başına bü­yük belalar almış küçük bir takım kapatılmadı. Hayatında hiç karakola gitmemiş olanlar kapatılma kararının ardından gözal­tında işkence gördüler. Top bir daha santraya dönemedi. Kapatılmasa memlekete "zararı" ne olurdu bilinmez. Ancak ku­lüplerin günümüzde yetiştirdiği gençleri düşündüğümüzde söylenecekleri toparlıyor Kenan Demir "Gençlerimize borçlu­yuz. Yarım kalmış işlevimizi tamamlamalıyız. Türkiye bizden başka acılar da yaşadı. Ama kulübümüz bugün açık olsa ve Mesken'de yaşasaydı Ogün Samast katil değil, belki de o katile tavır koyan bir sporcu olabilirdi."
Erkan Can' la Söyleşi

80 döneminde gençlik yıllarınızın geçtiği Bursa'da siyasi gerekçelerle kapatılmış bir kulübünüzün olduğunu söylediniz. Nedir bu Dinamo? Bu bir espri miydi? Eğer doğ­ruysa bu bir ilk. Neydi Mesken'in öyküsü?
- 80’li yıllar, amatör takımlar devri. 22 ya­şındaydım. O zamanlar yeni yeni ucuz mes­kenler kuruluyordu Bursa'da. Top oynayacak yerimiz çoktu. Daha sonra mahallenin altına eğitim enstitüsü açılınca oradan öğrenci ağabeylerimiz geldi. Mahalleli de onlarla be­raber kulüpte takılmaya başladı, solcu oldu. Kulüp orada doğdu. Takımın adını Dinamo Mesken koydular. Daha sonra futbol falan bitti. Kimse arkasını sormadı, açılmadı.
Sizin o yıllarda kalecilik de yaptığınız söy­leniyor. Kaleci, argoda parasız anlamında kullanılır. Nasılsın diye sorduklarında "Schumacher gibiyim" diyormussunuz. Ama sanırım siz takımın amigosuydunuz...
- Kalecilik yapmadım. O benim jargonum. Nasılsın diyorlar, kaleciyim diyorum. Bekliyo­ruz, para yok, pul yok, kaleci durumu da ora­dan gelir. O benim otuz yıldır söylediğim bir durumdur yani. Amigoluk yaptım tabii ki.
Nasıl bağırttırıyordunuz tribünleri?
- Dinamo'nun gençleri, bir elinde şişe, sa­atlerce neşe! Dinamo'nun gençleri birçok menekşe!Mahalle benimsiyor muydu Dinamo Mesken'i?- Tabi canım, gurur duyardık! Tomas Or­hanlar, Yakalı Mehmetler, Komando Musta­fa la r, Avanta Kemaller, Ertuğrul Kanşay. Bu abiler bilirler bunları.
Sizin de lakabınız var mıydı?
- Sarı! Benim lakabım san'dır. Adımı bil­mem. Eskiden daha da sarıydım, sapsarıy­dım. Kill Bill!
Peki derdiniz neydi, mahalleyi Moskova'ya bağlamak gibi bir niyetiniz mi vardı?
- (Gülüşmeler) Yoo... Zaten solcu bir ma­hallede büyüdüğümüz için takımın adı da böyle olacaktı. Çok normaldi bu.
Anladığım kadarıyla darbe öncesi mahalleler kendi kulüplerini kalkındırabiliyordu ama sonra her şey için para gerekti. Bu arada o yardımlaşma durumu da darbeyle birlikte gitti.
- Evet, başka bir şeyler lazımdı, yetmedi. "Satıyorlar oğlum" diyor, Rafet El Roman'ın filmde oynadığı karakter. Dar Alanda Kısa Paslaşmalar, her şeyi anlatıyor bence. Zaten hikâyesi de Akyazı Akınspor'dur. Bİz onu Bursa hikayeleriyle harmanladık. Bursa'da çekildi film.Bursa'nın spor camiasının eskilerinden birkaç kişiyi aradık. Dinamo Mesken'in varlığıyla ilgili sorular sorduk.
Sağ cenahın eskilerinden biri sizin bunu abarttığınızı...
- Sağdan yürüsün, saçak altından, cüzdan bulur belki!
Hayat futbola fena halde benzer diye bir sloganı var filmin. Dinamo Mesken'in hi­kâyesine baktığımızda görüyoruz, futbol da siyasete benziyor. Şu anda da Çarşı gru­bunun müdavimi olduğu bir mekândayız. Futbolu ve siyaseti birlikte nasıl yorumlu­yorsunuz?
- Stratejidir. Programdır; koçluk işidir, ka­fana göre oynayamazsın. Futbolun da haya­tın içindeki gibi bir ahlakı var. Tek başına yapılabilen bir şey değildir. "Bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine." Ha­yatı sürdürebilmek için dört doğru pas yüz­de 90 goldür. Siyasette de böyle. Çarşı'yı da seviyorum tabi. İyi bir tribünü var.
Dar Alanda Kısa Paslaşmalar'da siz kaleci Torba Suat'ı canlandırdınız. Karakterin si­zin üzerinize yazıldığı söylenir. Dinamo Mesken'den esinlenildi mi filmde?
- Yok, ama bunları anlatmıştım, etkisi ol­muştur yani.alıntıdır


8 Temmuz 2008 Salı

Durduramayacaklar Halkın Çoşkun Akan Selini

Durduramayacaklar halkin coşkun akan selini
Gardiyanları ve Yargıçları ve Savcıları
hepsi halka karşıdır
Kanunları, Yönetmelikleri, bütün kararları
hepsi halka karşıdır
dergileri, gazeteleri, bütün yayınları
hepsi halka karşıdır
bunların hiçbiri onları kurtaramayacak
durduramayacaklar halkın coşkun akan selini
panzerleri, kelepçeleri, bütün silahları
hepsi halka karşıdır
zindanları, tutukevleri, işkenceevleri
hepsi halka karşıdır
borsaları ve şirketleri ve iktidarları
hepsi halka karşıdır
bunların hiçbiri onları kurtaramayacak
durduramayacaklar halkın coşkun akan selini

16 Haziran 2008 Pazartesi

Açılış

Blogun açılışını sessiz ve usuldan yapalım keyfe keder zaman buldukça güncellenir Tribünlere sol cepheden bakan bizlerin demlenme yeri olarak göre bilirsiz .
Hadi hayırlı olsun.